Hİperenflasyon mu, erken seçim mi yoksa baskın seçim mi?

25 Aralık 2021 Saat: 13:03
Ranâ Sinem Siklon
Düşünüyorum da Türkiye’de yaşayan yabancıların canı sıkılmıyordur. İktidar her gün bir şey icat ediyor, nasıl sıkılsınlar ki? İktidar bana bile devamlı köşe yazıları yazdırıyor.

Geçen haftalarda “Dış güçler bize savaş açtı, ekonomik bir kurtuluş savaşı veriyoruz, bir ekonomik savaş içindeyiz” diyen iktidar bu hafta Türk lirasını dolara endeksledi ve %30’luk kitle sokağa çıkıp halay çekmeye başladı, sevinç naraları atmaya başladı, tekrar sosyal medyaya döndü, “Batmıyormuşuz, bakın bir umut varmış, yine haklı çıktı, gene bizi kurtardı” diye sevinmeye başladı.

Halbuki tablo ortada. İktidar kendisiyle çelişen, kendisini yalanlayan, Çin modelini ve dış güçler modelini yalanlayan, bir dış güç olan dolara endeksli Amerikan Merkez Bankası’nın alacağı kararlara kendisini bağlayan bir ekonomik modelle halkın karşısına çıktı.

Dün Ali Babacan “Bu model daha önce denendi. Bu işin sonunda hiperenflasyon var. “ anlamına gelen önemli bir uyarı yaptı.

Bunu söylerken çok önemli bir ayrıntının altını çizdi. İşte o önemli ayrıntı üzerine Erdoğan’ın uyguladığı ekonomik modelin başarı şansı, niçin bugüne denk getirildiği ve hiperenflasyon ülkeye ne getirebilir ne götürebilir sorusuyla birlikte bir erken ve baskın seçim olup olamayacağını düşündüm.

Aklımdan geçirdiklerim neler?

Cumhurbaşkanı Erdoğan dövize endeksli mevduat hesabının reklamını yaparken o gece yarısı arka kapıdan tam 7 milyar dolar piyasaya sürmüşler. Ellerinde kalan son barutu kullanmaları çok ilginç.

Neden son barut diyorum?

Bence bundan sonra yüklü bir şekilde kura müdahale etmeyecekler, çok da gerek kalmayacak gibi görünüyor. Çünkü döviz endeksli mevduat hesabını aslında daha önce tartışmışlar. Benim duyumum değil. Sosyal medyada tartışılan duyumlara rastlayabilirsiniz.

Bu model üç gün önce şapkadan çıkan sürpriz bir yumurta değil. Aklıma takılan soru şu: Bunu neden daha önce uygulamadılar? Aslında çok önemli bir soru. Her şeyin cevabını bulabileceğimiz önemli bir soru.  

Bu soruyu baskın seçim veya erken seçim yapacak ona yaklaştırdı şeklinde cevaplayabilirsiniz.. Bence kısmen doğru. Evet, bence ilk cevap bu olmalı!

Ben kendimce düşünüyorum da ikinci cevap da şu olmalı:  Bu modeli uyguladığınızda üç veya altı ay içerisinde kuru dengeleyip piyasaları şok ederek bir güven aşılayabilirsiniz, ezber bozabilirsiniz, oyunu yeniden başlatabilirsiniz.

Ben kendi adıma bu zaman aralığı içinde erken seçim veya baskın seçim bekliyorum.

Neden biliyor musunuz?

Çünkü bu ekonomik model sona erdiğinde, insanlar paralarının faizlerini ve kur farklarını alma aşamasına geldiğinde;

İktidarın başka modeli olmadığı ve son kurtuluş ekonomi modelleri olduğu için  bu da tutmadı ve hazineye şu kadar yük geldi dediklerinde o noktada hiperenflasyon patlayabilir.

Hiperenflasyon noktasına gelmeden ellerindeki enstrümanı kullanıp erken seçim veya baskın seçim kararı almaları  ihtimali çok yüksek.

Ben Erdoğan’ın açıkladığı son modeli, akıllı ve tartışılmış bir ekonomi modeli olarak değil de panik atakla otaya konmuş bir ekonomi model  olarak görüyorum.

Bu ekonomik model için Ali Babacan “40-50 yıl önce bu enstrüman kullanılmıştı, Özal bu ekonomik model için gelecek nesiller bu ekonomik modeli kesinlikle kullanmasın dediğini” söylüyor.

Buradan ders çıkartmamız gerekiyor. Demek ki bu ülkeyi batıran bir hamle. Nitekim Ali Babacan da birkaç sene sonra milletin ağır bedeller ödeyeceğini söylüyor. Hükümetin birkaç sene sonrayı düşündüğünü sanmıyorum. Hükümetin şu andaki hedefi elde avuçta ne varsa nakite çevirdikten sonra  kuru dengede tutarak yollarına devam edebilmek. Geçen seneye göre hükümetin ikiye katlanmış olan döviz kurunu düşürmesi hükümet için başarı gibi görülüyor. Halk için görece bir başarı. Görece başarı kurun 18’lerden 20’lerden 12’ye 13’e düşmesi anlamına geliyor.

Bugünlerde hükümet marketlere “fiyatları düşürün, döviz artıyor” diye çağrı yapmaya başladı.

Önce hükümet örnek olsun . Enerji fiyatlarını aşağıya çeksin, benzin motorin fiyatlarını aşağıya çeksin. Hükümet cebine giren köprü, yol, şehir hastanelerine yapılan ödenekler vs neyse ödenekleri aşağıya çeksin. Bunun sonucunda hükümet “Döviz aşağıya düştü, şimdi sıra sizde” desin. Hükümet bunu söylese, kur sabit kalsa bile fiyatların düşmeye başlaması iki üç ayı bulacak.

Neden biliyor musunuz?

Şu anda bizim aldığımız malların hammaddesi satın alınırken toptancılar ve üreticiler devasa fiyatlardan döviz bozdurarak o hammaddeleri satın aldılar ve bizim tükettiğimiz ürünleri ürettiler. Bunun için kur düştü hemen bugün fiyat düşmez. Girdileri değiştiremiyor ki … Aslında bu modelin adı Venezuela modeli. Ama bir farkla Venezuela’nın petrolü ve doğalgazı var. Venezuela ambargo olmasına rağmen kaçak satarak bir şekilde kendi %40’ını doyuruyor.

Buradan muhalefet ne çıkarmalı?

Toplum kırılıyor ve sosyal demokratlara doğru koşar adım geliyor. Türkiye’deki tüm gerçekler sosyal demokratların ve sosyal devletin ön planda olduğu bir siyasi zemine doğru gidiyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun belediye başkanlarını toplayarak yaptığı “Karakış programı” çalışması teorik değil ama somut olarak insanlara çözüm önerileri sunması son dönemde yaptığı çok can alıcı ve başarılı hamlelerden bir tanesi.

Kemal Kılıçdaroğlu CHP için çok büyük bir şans. Bu oyunların tamamına yakınını gördü ve hamlelerini ona göre yaptı. Millet ittifakı içindeki CHP’yi kopan muhafazakar kitlelerin bile gönül rahatlığıyla oy verebileceği sempatik bir parti haline sokmayı başarması CHP için büyük bir artı puan.

Millet İttifakı’nın yapması gereken şey piyasalara, marketlere, benzine ve kendi ekonomilerine bakan kararsız kitleyi çok detaylı çalışmak.

Başkanlık sistemlerinde mesela Amerika’da partiler çok büyük ve geniş bir ekiple kitleleri analiz ederler. Mesela ,ırklarına,gelir durumlarına , inançlarına göre .. Bu analiz sonrasında  eyaletlere göre nokta atışı stratejik hamleler yaparlar. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde millet ittifakı bunu yapmak zorunda ve görev paylaşımı da yapmak zorunda. Bazı şeyleri CHP Parti dillendirmeli, bazı şeyleri İYİ Parti dillendirmeli.

Sonuç olarak aynı kitlede kararsızları buluşturacakları için hiçbirisinin kaçmasına izin vermemeleri gerekiyor. Bu hamlelerden sonra AKP ve MHP tabanıyla konuşmayı ya da onların baskısıyla hareket etmeyi bir tarafa bırakmaları gerekiyor. Millet İttifakının kitlesi Millet İttifakından Cumhur İttifakının kitlesi Cumhur İttifakından ayrılmayacak.

Şu anda seçim sahasında iki tane grup var: Biri HDP biri kararsızlar. İkisinin de oy oranları birbirine çok yakın. Bu iki çizgide veya eksende hata yapmayan seçimi çok net bir şekilde kazanır.

Erdoğan’ın klasik seçim taktiklerini hepimiz biliyoruz. Nedir bu taktik?

Bir sorunu büyüt, sorunu olduğundan daha büyük göster, daha sonra devletin tüm imkanlarını kurum, kuruluş, maddi ve insanlarıyla sorunu çözüyormuş gibi göster veya kısmen çöz, ondan sonra da kahraman ol ve algıyı yönet.

Millet İttifakı bu ezberi bilerek ve o kitlenin de buna ikna olacağını bilerek yollarına devam etmeleri ve kararsız kitle üzerinde çok sıkı bir şekilde çalışmaları gerekiyor.

YORUMLAR

Lütfen Resimdeki kodu yazınız

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları